1990 yılı öncesinde, Çinko-Karbon ve Alkali-mangan tipi silindirik ve bazı türdeki düğme pillerin bünyesinde %2 oranına kadar performans arttırıcı cıva ilave edilmekteydi. Cıvanın insan sağlığına yönelik zararları göz önünde tutularak, pillerde kullanımı 1991 yılından itibaren kademeli olarak azaltılmaya başlanılmış ve bugün bu miktar Dünya Sağlık Örgütünce de cıva için kabul edilen azami oran olan %0,0005 ‘e kadar düşürülmüştür. Diğer taraftan, bünyesinde cıva içermeyen pillerin de üretimine başlanılmıştır. Çinko-Karbon, alkali Mangan ve bazı türdeki düşme piller haricindeki diğer pil türleri ve akümülatörler cıva içermezler.
Şarj edilebilen türdeki nikel-kadmiyum (Ni-Cd) pilleri insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilen kadmiyum maddesini barındırırlar. Pillerdeki kadmiyum oranı kullanılan teknolojiye göre %15-25 dolaylarında değişir. Ni-Cd pillerinde kadmiyum maddesi miktarının teknik olarak düşürülmesi mümkün olmadığından bu piller yerine Ni-Mh pil türü geliştirilmiş ve Ni-Cd pillerinin kullanım yerleri şimdilik tıbbı cihazlar, acil aydınlatma/alarm sistemleri, uzay araçları ve askeri amaçlı cihazlarla sınırlandırılmıştır. Bu sınırlamanın 2012 yılından itibaren daha da daralacağı ve zaman içerisinde bahis konusu pillerin pazar payı azalmıştır. Şu anda AB ülkelerinde pillerin bünyesinde bulunmasına izin verilen kadmiyum miktarı en fazla %0,002’ dır.
Kurşun maddesi taşınabilir pil ve bataryaların bünyesinde bulunamaz. İnsan sağlığına zararlı nitelikteki bu madde yalnız otomotiv aküleri ile kurşun-asit esaslı endüstriyel akümülatörlerin üretiminde kullanılır. Pil, batarya ve akümülatörler için Avrupa direktifinde izin verilen maksimum kurşun miktarı ise %0,004 seviyesindedir.
Atık pil ve akümülatörlerin kontrolü ile ilgili yönetmeliklerde, pillerin çöpe atılmasını önlemek bakımından, pil ve akümülatörlerin üzerinde (veya ambalajında) üstünde çarpı işareti bulunan bir çöp bidonu şeklinin bulunması zorunlu kılınmıştır. Pil veya akümülatörler bünyesinde bulunan cıva, kadmiyum veya kurşun maddesi miktarının yukarıda belirtilen oranların üstünde olması durumunda da, çöp bidonunun altına bu maddelerin kimyasal sembollerinin yazılması gerekmektedir.
Taşınabilir pil ve bataryalar bünyelerinde herhangi bir radyoaktif madde içermezler.
Diğer taraftan taşınabilir piller ve çeşitli türlerdeki akümülatörler çinko, demir, manganez, nikel, kurşun, kadmiyum, kobalt ve nadir toprak elementlerini yüksek oranlarda içerirler. Belirtilmesi gereken önemli bir husus Avrupa Birliğine bağlı ülkelerde metal sanayinin %80 den fazla oranlarda maden filizleri, maden alaşımları veya birincil metallerin ithalatında bağımlı olmasıdır. Yapılan incelemeler piller içerdikleri metaller bakımından maden filizleri ve alaşımlarından sonra en yüksek miktarlarda metal bulunduran kaynaklar olduğunu göstermiştir. Ayrıca metallerin atık pillerden geri kazanılma maliyetlerinin (özellikle enerji tüketimi açısından) bu metallerin maden filizleri ve alaşımlarından çıkartılma maliyetlerinden çok daha düşük olduğu belirlenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan görüleceği üzere atık piller çöpe atılmayacak kadar değerlidirler ve bu nedenle de son on yıl içerisinde Avrupa’da çok sayıda geri kazanım tesisi kurulmuştur.
Sonuç olarak atık piller bünyesindeki zararlı maddelerin kontrol altına alındığı hususu da göz önünde tutularak, günümüzdeki çalışmalar ağırlıklı olarak söz konusu pillerin bünyelerindeki çeşitli metallerin geri kazanılmasına yönlendirilmiş durumdadır.